Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ hakkında
Elektrikli araç tebliğiyle ilgili tabii çok konumuz var. Elektrikli araç tebliğine dair hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Birincisi 20 bölgede kendimize ait servis kurulumu. Diğer markaların ve bizim de bunun hala netleştiremediğimiz teknik birtakım detayları var. Bunları TSE ile Sanayi Bakanlığı ile görüşüyoruz. Netleştiği zaman, gereken neyse yapıp, tamamlayıp buradaki işareti de yeşil tıka çevireceğiz. Personel eğitimi; zaten biz uzunca zamandır elektrikli otomobiller satıyoruz ve grubumuzda eğitimcinin eğitimi sertifikasına haiz üst düzey bir yüksek elektrik mühendisimiz var. Dolayısıyla biz bu anlamda eğitim verme yetkisine bile sahip sayılı şirketlerden biriyiz. Çağrı merkezi operasyonları; zaten bugün 40 kişinin üzerinde çalışanımız var. Mobil yol yardım aracı, Mobil şarj hizmeti vermek gerekiyor. Bizim araçlarımız zaten V2L özelliğine sahip oldukları için doğal olarak hepsi birer mobil servis aracı haline gelebiliyorlar ve batarya takip sistemiyle ilgili izinler hakkında konuşuyoruz. Burada herhangi bir sıkıntımız yok. Çin’den o yetkiyi alıyoruz. Bizim 20 tane değil fazlasıyla yeterli servisimiz var ama kendimize ait olması konusu biraz karmaşık bir iş, teknik detayları var. Bunları netleştirdiğimiz zaman bu konudaki üzerimize düşenleri de yapmış olmayı hedefliyoruz.
Burası önemli. Sizlerden de ricam. Birçoğunuz sosyal medyada okumuşsunuzdur. Devlet araç satışını yasaklamadı ama insanlar “biz elektrikli araba alırsak ne yaparız” diye endişe ediyorlar. Endişe etmelerine gerek yok, satış yasaklanmadı. Önümüzdeki 6 ay yetecek kadar aracımız da var, tedbirliyiz. Bu süre zarfında da bu gereklilikleri tamamladığımız zaman zaten herhangi bir aksaklık olmadan yolumuza devam edeceğiz. Her durumda bugün, bu araçların satışı yasak değil, insanların endişe etmesini gerektirecek bir durum yok. Sadece bu işlemleri yapmayanlar ithal edemiyorlar. Bu arada bir nüans var ama önemli çünkü insanların kafasında “bu arabadan almak acaba yasak mı, alırsam yasaklı bir iş mi yaparım” diye yanlış bir intiba oluştu son dönemde.
İşbirliğimizden bahsetmiştim. SAIC Grubu ile biz sadece en çok satan değil, daha iyi satan tarafında çok yönlü bir iş ortaklığı ilişkisi kurmaya çalışıyoruz. Çünkü bundan 20 sene sonra baktığımızda tekrar bugünleri hatırladığımızda Doğan Grubu olarak otomotivde çok daha farklı bir yerde olmayı hayal ediyoruz. Burada da SAIC ile iş birliğimiz bizim için çok önemli. Bu iş birliğimizin ve iyi ilişkilerimizin bir örneği olarak Çin’deki birçok arkadaşımız “7” kelimesini öğrendiler bizden. Neden? Çünkü biliyorsunuz Uzak Doğu’da MG7 diye bir araç lanse edildi. O kadar çok rağbet gördü ki sosyal medyada, biz bu ürünü SAIC’ten istedik. Sosyal medya talep mesajlarını paylaştık. Türk insanı MG7 almak istiyor dedik. Biz MG7 diye diye onlar da öğrendiler ve planlanan 2025’in Şubat ayında üretim başlangıcı ile bu aracı da Türkiye’ye getireceğiz. Bu tamamen Türk insanının sosyal medyadaki talepleriyle, bize verdiği cesaretle oldu.
Türkiye’ye özel yatırım mı yapıldı?
Kağan Dağtekin: Evet, bu ürün özelinde Avrupa’yla ilgili planları yoktu. Çünkü Avrupa’da Sedan çok tercih edilen bir segment değil ama bizden aldıkları yönlendirmelerle ve bizimle elimizi taşın altına koyup belli garantiler vermemizle beraber MG7’nin Avrupa uyumlanması ile ilgili bütçeyi onayladılar ve bu yatırımı yaptılar. Bu bütçeler de ufak rakamlar değil. Bir diğer konu da; Geçen seneki iş birliğimiz adım adım ilerliyor derken, Londra’da onur duyduğumuz bir ödül aldık. Burada ben sözü aslında Tibet Bey’e bırakmak istiyorum. Çünkü dünya genelindeki en başarılı birçok anlamda sadece satış değil, pazarlama anlamında da marka değerini yükseltme anlamında da yaptığımız çalışmaları ödüllendirdiler ve Londra’da bir ödül aldık.