– Türk otomotiv sektörü 2023’ü nasıl geçirdi? (Satış, büyüme, ihracat, üretim, çip krizi, istihdam )
-Otomotiv sanayii son üç yıldır daha önce hiç karşılaşmadığı boyutta ve çeşitlilikte gündem maddesini eş zamanlı yönetmek durumunda kaldı. Pandemi döneminin getirdiği tedarik zinciri problemlerinin yanı sıra iklim odaklı hedefler ile birlikte sıkılaşan regülatif zorunluluklar ve dünya genelindeki ekonomik hareketlilik küresel otomotiv sanayiini etkileyen konular olarak gündemimizde yer aldı. Bu gündem maddeleri çerçevesinde 2023 yılı da otomotiv sektörü için öngörülebilirliği zor bir yıl oldu. 2023 yılının ilk on bir ayında toplam üretimimiz yüzde 12, ihracatımız adet bazında yüzde 6, tutar bazında yüzde 15 ve iç pazar yüzde 59 artış gösterdi. Üretim, pandemi öncesindeki seviyelere ulaştı. Otomotiv sanayi ihracatı yılın ilk on bir ayında32,5 milyar dolar ile ülke ihracatının yüzde 14’ünü gerçekleştirdi ve ihracat lideri konumunda yer aldı. 2023 yılı sonunda üretimin 1,5 milyon adedi, ihracatın ise 1 milyon adedi aşmasını, pazarında 1,2 milyon adet civarında gerçekleşmesini öngörüyoruz. Tüm bunlara ilave olarak, 2023 yılında otomotiv sanayi yatırımlarını hız kesmeden sürdürdü. OSD üyelerinin bir kısmı yatırımlarını başarıyla hayata geçirirken, yeni yatırım kararları açıklanmaya devam ediyor. Tüm bu gelişmeler, sanayinin sürdürülebilir büyümesine ve rekabetçiliğine olumlu etkisinin yanı sıra istihdam açısından da büyük önem taşıyor.
– 2024 sektör için nasıl bir yıl olacak? Hangi hedeflerle yıla giriliyor? Küresel resesyon, bölgemizde yaşanan savaşlar sektörü nasıl etkiledi ve etkileyecek?
– 2024 yılının enflasyon, düşük büyüme beklentileri, sıkılaştırılmış para politikaları ve jeopolitik gerilimler nedeniyle küresel ekonomi için zorlu bir yıl olacağını öngörüyoruz. OECD’nin Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, bu yılki yüzde 2,9’luk büyümenin ardından, küresel ekonomik büyümenin 2024’te yüzde 2,7’ye düşmesi bekleniyor. Otomotiv sektörü açısından değerlendirildiğinde, 2024 yılının oldukça belirsiz ve zorlu bir dönemi işaret ettiğini söylemek mümkün. Gelecek yıl için, ötelenen tüketici talebinin pazara olumlu etkisi beklense de artan araç fiyatları, tüketici güvenindeki değişiklikler, elektrifikasyona geçiş zorlukları ve küresel ekonomik hareketlilik gibi değişkenler, pazar beklentilerini temkinli ve belirsiz bir hale getiriyor. Küresel tahminlere göre 2024 yılında küresel otomotiv pazarının yüzde 4 oranında artması bekleniyor. En önemli ihraç pazarımız olan AB için de benzer senaryoların çalıştığını söylemek mümkün. Bölgede pandemi sonrası araç satışlarının artış göstermesine rağmen, bu sene araç satışlarının 2019 yılının yaklaşık yüzde 20 gerisinde kalması bekleniyor. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin (ACEA) tahminlerine göre 2024 yılında pazarın yalnızca yüzde 2,5 artacağı, bunun yanı sıra pazarda elektrikli araçların payının keskin bir şekilde artacağı öngörülüyor. 2024 yılında küresel otomotiv pazarının pandemi öncesi dönemi yakalayacağına dair tahminlere rağmen, AB pazarının bu hedefe ulaşmasının kısa-orta vadede olası olmadığı gözlemlenmektedir. İç pazarda bilindiği gibi olumlu geçen bir yılı geride bırakmaya hazırlanıyoruz ancak 2024 yılında ülkemiz ekonomisini soğutmaya yönelik politikaların gündemde olacağı dikkate alındığında pazarın yüzde 25’e varacak şekilde daralması söz konusu olabilecektir.
– Emisyon azaltım hedefleri Türk otomotiv sektörünü nasıl dönüştürüyor? Hangi noktada sektör? Sektörün rekabetçiliğini korumak için acil yapılması gerekenler neler?
– Dünya genelinde hız kazanan iklim politikaları ve her geçen gün daha da belirginleşen emisyon azaltım hedefleri ile otomotiv endüstrisi önemli bir dönüşüm sürecinin içinde. AB’nin 2035 yılından itibaren yeni hafif araçlarda yüzde 100 emisyon azaltım kararı ile dönüşüm sürecinde önemli bir adım atılmış oldu. Otomotiv sanayi sadece elektrikli otomobiller için değil, tüm araç gruplarında hibrit, şarj edilebilir hibrit, hidrojen gibi farklı ürün yapıları üzerinde projeler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.Türkiye, küresel otomotiv sektöründe önemli bir üretici konumunda ve bu başarısını otomotiv ekosistemindeki tüm gelişmeleri yakından takip ederek değişime uyumlanmasınaborçlu. Ülkemiz toplam otomotiv üretiminin kabaca yüzde 72’sini ihraç ediyor ve ihracatının kabaca yüzde 70’ini Avrupa pazarına gerçekleştiriyor. Dolayısıyla, rekabetçiliğimizin korunması ve ekonomiye sağladığımız katkının sürdürülebilmesi için AB’deki gelişmelere cevap verecek şekilde üretim yapmamız bir zorunluluk. Sanayimiz bu gelişmeleri yakındantakip ediyor ve eş zamanlı olarak yönetmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. OSD üyeleri ticari araç grubunda elektrikli araçlarını, otomobil grubunda ise hibrit ve şarj edilebilir hibrit modellerini üretmeye ve ihraç etmeye başladı. Biz sanayi olarak elektrifikasyona geçiş için yatırım ve inovasyon odağında çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. İçinden geçilen dönüşüm sürecinin büyüklüğü ve etki alanının genişliği dikkate alındığında bu süreç sadece ana sanayiinin çabası ile yönetilebilecek bir konu değil. Birçok paydaşın eş zamanlı, senkronize şekilde bütünsel eylem planlarını hayata geçirmesi gerekiyor. Düşük / sıfır emisyonlu araç teknolojileri gibi dönüştürücü teknolojilerin etkisi ile araç yapılarının ciddi bir değişim içerisinde olduğu dikkate alındığında mevcut yerli katkı oranlarının gelecekte düşmesi riski ile karşı karşıyayız. Bu dönüşüm ile hayatımıza giren / girecek olan kritik teknolojilerin yerlileştirilmesi bizim için çok önemli. Kritik teknolojinin yerlileştirilmesi için tedarik sanayimiz ile birlikte çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Bu dönüşümde tedarik sanayiinde çok olumlu gelişmeleri memnuniyetle gözlemliyoruz ancak tedarik sanayimizin dönüşüm hızının önemli bir risk olarak kendisini göstermekte olduğunu göz ardı etmemeliyiz.Tüm araç gruplarında (otomobil, hafif ticari araç ve ağır ticari araç) sıfır emisyonlu araçların tüketici ile buluşabilmesi için, şarj ve dolum altyapısının gelişmesi, şebeke esnekliği, endüstriyel dönüşüm için paydaşların iş birliği, tedarik sanayiinin dönüşümünü ve mevcut araç parkının gençleştirilmesini sağlayıcı teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi gibi birçok politikanın eş zamanlı hayata geçmesi önemli. Sanayimizin içinden geçtiğimiz dönüşüm sürecinde beklentisi, değişen otomotiv eko-sisteminde ülkemizin mevcut rekabetçiliğinin korunmasını, geliştirilmesini hedefleyen uzun vadeli planlar üzerine kurgulu bir yaklaşım ile ihracatımızı artırmak, öngörülebilir ve büyüyen bir iç pazar oluşturmak ve tüm bunlarla birlikte ülkemize daha fazla yatırım gelmesi için gerekli ortamı oluşturmaktır.
– Önümüzdeki dönemde sektörde ne tür trend ve gelişmeler bekliyorsunuz? (Elektrifikasyon, yeşil tasarım, bağlantılı ve veri merkezine dönüşen otomobiller, çevrimiçi satın alma vs)
– 2024 yılı otomotivde yeşil ve dijital dönüşüm sürecinin hızla devam ettiği bir yıl olacak. Öne çıkan en önemli konu yeşil dönüşümün tetiklediği düşük / sıfır emisyonlu araçların yayılımı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2023 Küresel Elektrikli Araç Görünümü raporuna göre, sadece 2023’ün ilk üç ayında 2,3 milyondan fazla elektrikli araç satıldı. Bu, önceki yıllara kıyasla çarpıcı bir artışı temsil ederken, 2024yılında bu artışın daha da hız kazanacağının sinyallerini veriyor. Pil teknolojisinde yaşanacak gelişmelerle birlikte, elektrikli araçların daha uzun sürüş mesafelerine ve daha hızlı şarj sürelerine sahip olacağı net olarak görülüyor. Bu durum, ticari taşımacılık da dahil olmak üzere farklı segmentlerde, verimli ve çevre dostu seçeneklere olan talebin hızla artmasını hızlandıracak. Devlet teşvikleri ve artan çevre bilinci, elektrikli araç pazarının öngörülenin ötesinde bir hızda büyümesini beklememize neden oluyor. Diğer önemli trendler ise otonom araçlar ve akıllı araç teknolojileri. Tüm bu gelişmeler araç yapılarında bir devrim yaratıyor. Dokunmatik ekranlar, sanal asistanlar ve gelişmiş güvenlik sistemleri yalnızca başlangıç. 2024 yılında bu teknolojik gelişim yolculuğu hızla devam edecek.