Otomotiv sektörümüz inanılmaz hareketli günler geçiriyor. Yeni markalar geliyor, yeni modeller geliyor, rekorlar kırılıyor… Açıklamalar, röportajlar, basın toplantıları peşpeşe hararetli bir şekilde devam ediyor. İşte bu hareketlilik içinde “Aman bize kimse ilişmesin, biz de kimseye ileşmeyelim” diyerek iletişim stratejini oluşturan tek bir marka var; Tofaş Türkiye!.. Daha önce de kısaca söz etmiştim ama şimdi detaylara bakalım.
1 Ağustos 2023 tarihinde şöyle bir mail almıştık;
“Türk otomotiv sanayinin öncü kuruluşu Tofaş ile bünyesindeki markalar, medya ilişkileri, içerik geliştirme ve kurumsal iletişim yönetimi alanlarında MESE İletişim Danışmanlığı’ndan hizmet almaya başlamıştır. Bugünden itibaren, Tofaş ve çatısı altında temsil edilmekte olan markalara dair taleplerinizi adresine iletebilirsiniz. Bizler de her zaman olduğu gibi sizlere destek olmaktan memnuniyet duyacağız”
Bu maili alınca otomotiv gazetecilerinin kafalarında mailde altı çizilen “Tofaş bünyesindeki markalar” tanımlaması takıldı doğal olarak. Çünkü Tofaş bir süre önce Stellantis Otomotiv Pazarlama AŞ’nin paylarının devralınması için sözleşme imzalandığını açıklamıştı. Yani şuandaki Tofaş markaları (Alfa Romeo, FIAT, Jeep vs…) Peki bu maildeki açıklamaya göre Stelantis’in diğer markaları da bu kapsama giriyor muydu? Neyse sorularımıza yanıt alamamış ve ben de bu konuyu kısaca dile getirmiş ve demiştim ki; “Tofaş markaları dendikten sonra parantez açılıp bu markalar tek tek yazılamaz mıydı?” diye. Bunun üzerine Tofaş İletişimden arandım ve diğer markalar için şu an kesinleşen bir şey olmadığı bana söylendi. Konuyu da kapattık…
Daha sonra otomotiv gazetecileri olarak büyük bir kısmımızın hiçbir teması olmadığı pek de tanımadığımız Mese’den Tofaş markaları (Alfa Romeo,Fiat, Jeep, Maserati) hakkında bültenler gelmeye başladı. Haber değeri olanları kullandık, haber değeri olmayanları kullanmadık. Ancak bu süreçte benim whatsapıma Mese’den tanımadığım kişilerden “Size şu basın bültenini ilettik. Bilginize sunarız” mesajları gelmeye başladı. Piyasaya yeni giren PR şirketlerinden veya belli bir hukukumuzun olduğu arkadaşlardan zaman zaman bu tür mesajlar alıyoruz. Ama hiç tanımadığımız, telefonda bir kere bile konuşmadığımız kişilerden bu tarz mesajlar almayı çok ama çok yadırgadık. Üstelik bu iş sektörün Pazar Lideri’ne ait bültenler için yapılıyordu. İşin garip tarafı da buydu! En yakın rakibine büyük fark atan FIAT imajı böyle mi korunacaktı? FIAT otomotiv gazetecilerine whatsap mesajlarıyla mı dokunacaktı? Ben de bu konuyu konuştuğum diğer otomotiv gazetecileri de şaşkınlık içindeyiz. Yaklaşık 3 yıldır kendi PR’ını kendi yapan Tofaş’ın iletişimde geldiği nokta bu mu olmalıydı? Ayrıca merak ettiğim bir konuda bu whatsap mesajlarından marka yetkililerinin haberi var mıydı yok muydu?
Aman ilişmeyelim…
Hazır konu Tofaş’a gelmişken bir-iki konunun da altını çizmek istiyorum. Tofaş yöneticilerinin pazardaki başarıları yadsılanmaz. Açık ara sektör lideriler… Tebriklerimizi her ay yazıyoruz, çiziyoruz… Ama işin “iletişim” işine gelince sınıfta kaldıkları kesin. İletişimden şu süreçte anladıkları “Kimse biz ilişmesin, biz kimseye ilişmeyelim” şeklinde. En yakın rakiplerinden Renault Türkiye her lansmanını “Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu” çıtasında çekmişken, hemen hemen her ay ilan, banner, özel haber ve imaj çalışması yaparken Tofaş yetkilileri adeta kaçacak delik arıyor. Dacia Türkiye imaj çalışması için ezberleri bozan çalışmalar yaparken, Türkiye’ye yeni giren BYD Esma Sultan Yalısını adeta baştan yaratırken, Hyundai Türkiye görkemli toplantılarına yenilerini eklerken, Honda Türkiye satış rakamları ne olursa olsun pandemiden bu yana otomotiv gazetecilerine dokunurken, Chery Türkiye her fırsatta otomotiv gazetecilerine yaklaşırken, Peugeot, Opel Citroen, DS sıcak haberleri, samimi yöneticileriyle her fırsatta otomotiv gazetecilerle bir şeyler yapmaya çırpınırken, MG Türkiye, Leap Motor, Skywell iyi niyetli yaklaşımlarıyla dirsek temasını eksiltmezken Tofaş’ın bu “mahalle baskısı” korkusuyla Pazar Lideri olarak sanki yokmuş gibi davranması çok ama çok şaşırtıcı… Tabi bütün bunlara karşılık, iletişim ajansı Mese’nin otomotiv gazetecilerinin dinamiğini bilmeyen, “eski kafa” yaklaşımlarla bülten çıkartma çabaları çok üzücü…
Evet “yazsam tesiri yok yazmasam gönül razı değil” yazılarımdan biri daha… Hemen hemen hepsiyle “insani ilişkilerimizin” çok iyi olduğunu düşündüğüm Tofaş yönetiminin şu süreçte iletişim açısından bu hale gelmesi karşısında bunları yazmasam ayıp etmiş olurdum.
Keşke iletişimi, imajı, algısı bu hale gelMESE’ydi!