6 aylık rakamlar yüzümüzü güldürdü
“Oldukça başarılı ve önemli rakamlarla kapattığımız bir 6 aylık dönemi tamamladık. Şimdi rakamlarımız da baktığımız zaman öncelikle üretimimiz 735 bin adetlik rakama geldi. Bu geçen seneye göre yüzde 13’lük bir artış demek. İnşallah bu sene de bu rakamlar bizi 1,5 milyon adetlik bir toplam üretime doğru taşıyor gözüküyor. Diğer sevindirici bir konu tabii kapasite kullanım oranımız da yüzde 67’den yüzde 74’e yükseldi. Bunda hem ihracattaki artışın hem de iç piyasadaki artışın kuşkusuz çok katkısı var. Bunun da detaylarını daha sonra ilerleyen sayfalarda sizlerle paylaşacağız. Aynı paralelde ihracat adetlerimizin de bu sene 500 bini geçtiğini görüyoruz. Burada da bir milyonun üzerinde bir ihracatla seneyi kapatacağız gibi duruyor. Tutarda da önemli rakamlar göze çarpıyor. İlk 6 aylık ihracatımız 17.7 milyar dolara ulaştı. Bu da geçen seneye göre yüzde 15’lik bir artışa tekabül ediyor. Bu sonuçlar aynı zamanda otomotiv sanayinde Türkiye ihracatında bir numaralı konuma tekrar sağlam bir şekilde taşımış oldu.
“Yüzde 74’lük bir kapasite oranı da son derece başarılı”
“Herhalde geçen seneye göre en önemli sapma da Türkiye’de pazarda oldu. Türkiye pazarı Avrupa pazarının da çok çok üzerinde yüzde 55’lik bir artışla kapattı ki toplamda 581 binlik bir adete ulaştık. Bu da oldukça Türkiye’de güçlü bir talebin varlığını bize gösteriyor. Şimdi kapasite kullanımının 74 olduğundan bahsettik. Bunu tabii baktığımız zaman hafif araçlarda 74’lük seviyeye keza kamyonda gene oldukça yüksek ve yüzde 92’lik bir kapasite kullanımını görüyoruz. Yani kamyon üretim tesislerimiz neredeyse full kapasite çalışıyorlar. Geride kalan geçen toplantılarda da paylaştığımız gibi otobüs ve minibüs sanayimiz keza gene traktörde de full kapasiteye yakın yüzde 80 seviyesinde bir kapasite kullanımımız var. Bu rakamlar oldukça iyi. İnşallah yılın ikinci döneminde bütün zorluklara rağmen tabii bu performansı otomotiv sanayi yapmaya devam edecektir ama unutmamak lazım ki yine de malzeme bulunurluğu, çip sorunları tamamen ortadan kalkmış değil. Bütün bu zorluklara rağmen, kayıplara rağmen yine de yüzde 74’lük bir kapasite oranı da son derece başarılı. Bunu da böyle değerlendirmek lazım. Yani biz tamamen hani dikensiz gül bahçesinde üretim yapmıyoruz. Sonuçta birçok zorluğu da yönetmemiz gereken bir dönemden geç geçiyoruz hâlâ.”
İç pazardaki konumda kaybımız söz konusu
“Bizim için bir diğer tabii önemli konu iç pazardaki konumumuz. Burada da maalesef iç pazarda bir miktar otomotiv sanayi olarak kaybımız söz konusu. Özellikle hafif araç tarafında iç pazar payımız yüzde 45’lerden yüzde 38’lara gerilemiş durumda. Üretimin içinde iç piyasaya ayırdığımız payı da arttırıyoruz fakat iç piyasadaki talebin bu kadar çok güçlü olması maalesef Türkiye’de ithalatı artıran bir sonuç yaratıyor sonuçta, bu rakamlar aslında onu söylüyor. Şu anda otomobilde yüzde 34’lük bir yerli payımız var ki bunun biz 40- 41’li seviyelerde olduğunu da gördük geçmiş yıllarda. Keza hafif ticari araçlarda da yüzde 60’lık seviyelerden yüzde 50’lik seviyelere doğru bir geri gelmemiz söz konusu. Bunun da sebeplerini, nedenlerini daha sonra toplantı içinde detaylı konuşacağız.
İhracat başarımız: pay yüzde 16.1’e yükseldi
Şimdi ihracat bizim tabii bu sene çok ön plana çıkan konumuz az evvel de söylediğim gibi 17 milyar doların üzerinde bir ihracatla kapattık ve otomotiv sanayinin Türkiye toplam ihracatından aldığı pay yüzde 16.1’e yükseldi. Geçen sene hatırlayacaksınız, yüzde 12 seviyesindeydik. Dolayısıyla ihracatta önemli bir artış gerçekleştiriyoruz. Bu da ülke ekonomisine otomotiv sanayinin yarattığı önemli bir katkı. Burada kimyevi maddeler yine ikinci konumunda. Birincilikten ikinciliğe gelmiş durumda. Biz inşallah ülkeye olan katkımızı ihracatta daha da artırarak devam etmeyi hedefliyoruz önümüzdeki dönem için de. İhracatın kilogram başına gelişimine baktığımız zaman gene Türkiye toplam ihracatı 1.46 dolar seviyesindeyken yılın ilk 6 ayında, otomotiv ana sanayi ihracatının 11.2 dolara yükseldiğini görüyoruz. Aslında bu da katma değerli üretim açısından otomotiv sanayi için önemli bir gösterge.
Pandemi öncesi rakamlara döndük!
Memnun olmadığımız bir konu, iç piyasada yerli sanayinin katkısı.
Bir kere bu ay bu 6 ayda pandemi öncesi üretim seviyelerine geri döndüğümüzü söyleyebiliriz. Burada tabii 2017 bizim otomotiv sanayi tarihindeki en yüksek üretimi gösteriyor ilk 6 aylık süreçte 870 binlik adetle. Ama 735 binlik adetle de 2019 üretim seviyesini yakalamış durumdayız ki tedarik zincirindeki hassasiyete, sorunlara rağmen. Bu aslında rakamsal olarak aynı seviyede olabiliriz ama performans olarak bence 2019’un üzerindeyiz. Çünkü dediğim gibi yönetmemiz gereken birçok da zorlukla birlikte bu rakamları gerçekleştirdik. Bu bizce çok olumlu, çok pozitif bir tablo otomotiv sanayi açısından. Diğer taraftan Türkiye’nin ihracatına baktığımız zaman az evvel de söyledim biz Türkiye otomotiv sanayi olarak Türkiye ihracatının lokomotifi olmaya devam ediyoruz. Sektörel ihracat sıralamasında birinci durumda ve bu durumumuzu kuvvetlendiriyoruz. Yüzde 16,1 bir ihracattan aldığımız pay var. Ve diğer taraftan 2022 yılında işte geçen haftalarda yapılan 2022 yılı ihracat töreninde baktığımız zaman ilk 11’deki firmanın 4 tanesi dışında 7 tanesi otomotiv sanayinin üyeleri. Bunların içinde Kibar Dış Ticaret ve TGS Dış Ticaret gibi aslında bizim üyelerimizin ürünlerini ihraç eden dış ticaret şirketleri de var ama bunların aslında rakamların özünde aslında otomotiv sanayi rakamları var. Dolayısıyla burada da görüyoruz Türkiye’deki 11 büyük ihracatçının 7 tanesi aslında otomotiv sanayinin üyeleridir. Bu açıdan da otomotiv sanayinin ekonomideki rolü, etkisi her geçen gün artarak devam ediyor.
“Tüm otomobiller 80 ve üzeri vergi dilimine girmiş durumda”
“Şimdi genel bir değerlendirme yaparsak bizim Türkiye’de gördüğümüz bir başka durum var. Tüm otomobiller 80 ve üzeri vergi dilimine girmiş durumda artık. Biz aralık ayında baktığımız zaman 80 ve üzeri vergi diliminde olan araçlar pazarının yüzde 65’ini oluşturuyordu. Haziran ayında bu rakam 98’e geldi, temmuz ayında da 100 oldu tekrar yapılan zamlarla ve ÖTV matrahlarının değişmemesi sonucunda. Bu tabii 45, 50, 60, 80 vergi diliminde yerli üreticilere bir rekabet avantajı sağlayan bir durumdu. Şimdi yerli üreticilerin araçları aslında ithalatçılara göre daha fazla artmış oldu çünkü 80’lik araçlarda, sene başında 80 olan bir araçta vergi değişimi yok fakat sene başında 50 olan bir araçta 50’den 80’e gittiğiniz zaman bir vergi değişimi de geliyor. Bu da aslında gerçek ihtiyaç sahiplerinin mobiliteye ihtiyaçlarının erişimlerini zorlaştıran bir durum. Yani bütün Türkiye’de satılan bütün araçların yüzde 80’lik ÖTV diliminde olması bence Türk tüketicisinin mobiliteye erişiminde önemli bir sorun. Şimdi zaten baktığımız zaman nasıl biz hangi evrelerden geçerek buralara geldik? Niye Türk otomotiv sanayinde yerli otomobil payı yüzde 40’ların üzerine geldi? Şimdi bu tabloda da bunu görüyoruz. Aslında biz hep beraber bir hafızayı tazelersek 2016 yılında, Kasım 2016’da matrah yaklaşımına geçilmişti. O zaman 45, 50, 60 matrahları belirlenmişti ve o yıllarda da yerli payımız yüzde 25’ti. Bu matrah düzenlemesi ile beraber aslında yerli payının arttığını görüyoruz. Daha sonra 2020 yılında 45, 50 ve 80 baremi kondu. O yıllarda da 40’lı seviyelerin korunduğunu görüyoruz. Daha sonra matrah aşındırmaları nedeniyle 2022 yılında da 45, 50, 60, 70, 80 baremlerine geçildi. Ondan sonra da zaten otomotiv sanayinde Türk üreticilerin, yerli üreticilerin payının azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de bütün araçların 80’lik vergi dilimine konu olmasını uygun bulmuyoruz.
Türkiye ekonomisine ciddi katkımız var.
Bizim burada OSD olarak görüşümüz; biz yerli sanayici olarak Türkiye’de ciddi yatırım yapan bir sektörüz. Türkiye ekonomisine ciddi katkımız var. 45-50-80 matrah yapısının oluşumunun amacı aslında hem tüketiciyi korumak hem de yerli sanayicinin rekabetçiliğini gözetmekti. O yapı bozuldu. Herkes 80’lik dilime girdi. Ve yerli ürünlerin payı da aşağı doğru gidiyor gördüğünüz gibi. Ama bu tabi siyasi iradenin ve bakanlıkların vereceği bir karardır. Biz sadece bu durumun altını çizmek istiyoruz. Yani böyle bir aşamaya geldik şu anda. Hem dar gelirli olan insanların araçlara erişimi zorlaşıyor, şu anda zorlaştı. Daha önce yüzde 50 ve yüzde 18 KDV ile araç alan vatandaşlarımız şimdi 80 ve artı 20 ile araç almaları lazım. Dolayısıyla bizim bir anlamda bu dar gelirli ve mobilite ihtiyacı olan insanları gözetmemiz gerekiyor. Bunu söylemek istiyoruz.
“Bizim beklentimiz yerli sanayiyi destekleyecek vergi politikalarının, uygulamalarının olması”
Şöyle yani biz şimdi tabii bu son 2 ayda buralara geldik. Yani son 2 ayda özellikle kurdaki hızlı artışla birlikte tabii maliyetlerden dolayı fiyatlarda da artış olunca matrahlar eskidi. Şu andaki toplantıda benim söylediğim bir sorun tespiti. Yüzde 20 – 25’lik kur artışı da şurada bir aylık bir buçuk aylık bir hadise. Daha önce bu seviyede değildi. Bu durum şu anda yeni gelişen bir şey ona göre de konuşacağız tabii.
Şimdi zaten ÖTV şu anda tüm araçlar için yüzde 80 seviyesinde olduğu için daha fazla artmasını ben beklemiyorum açıkçası zaten çok yüksek bir seviyede. Daha da artırılmasının çok doğru olmayacağını düşünüyorum. Otomotiv sanayi böyle hızlı dur kalklara da göre uygun bir sanayi değil. Biz burada ciddi yatırımlar yapıyoruz ve baktığımız zaman da uzun vadeli planlama yapmak istiyoruz ve desteklememiz gereken bir sanayi. Yani burası Türkiye’nin ihracatının yüzde 16’sını yapıyor. Yani dolayısıyla bizim beklentimiz burada yerli sanayiyi destekleyecek vergi politikalarının, uygulamalarının olması.